Nurettin Özdebir ve Nuriş Başarı Hikayesi
Dr.İlhami Pektaş: Yerli ve Milli Üretime Adanmış Ömürler-46 Duayen Bir Sanayicimiz Nurettin Özdebir ve Nuriş Başarı Hikayesi
Yerli ve Milli Üretime Adanmış Ömürler-46
Duayen Bir Sanayicimiz Nurettin Özdebir ve NuriÅŸ BaÅŸarı Hikayesi
Dr.Ä°lhami PektaÅŸ
NURÄ°Åž Teknoloji ve Makine San. Tic. A.Åž. 1953’te kurulan Türkiye’nin ilk kaynak makinesi üreticisidir ve hali hazırda kaynak makinesi sektörünün lider firmasıdır. Yeni nesil kaynak makineleri, plazma kesme makineleri ve bunların otomasyonu konusunda 70 yıla yakın sektör tecrübesiyle NURÄ°Åž, ayrıca kendi know-how’u, yüksek kalite standartları, Türkiye ve dünya genelinde 100’den fazla bayisi, 50’nin üzerinde servisi ile müÅŸterilerine her zaman en yüksek kaliteyi sunuyor. Türkiye’nin ve dünyanın hemen her yerinde, Rusya’nın en soÄŸuÄŸundan Körfez ülkeleri ve Afrika’nın en sıcağına kadar en ağır ÅŸartlarda, 24 saat hiç durmadan çalışan Türk malı kaynak makineleri üreten NURÄ°Åž, çöl ortamı ve çimento sanayi gibi toz yoÄŸunluÄŸu bulunan bölgelerde, gemi imalatı ve tersaneler gibi nem ve deniz tuzunun yoÄŸun olduÄŸu yerlerde dahi sıfıra yakın bakım maliyeti ve downtime süresi ile sanayicinin gözbebeÄŸi konumunda.
1953 Ankara’sı, hemen her ÅŸeyin ithal edildiÄŸi, sanayinin yok denecek kadar az ve imkanların çok kısıtlı olduÄŸu bir ÅŸehirdir. 1950-1953 yılları arasında Marshall Yardımı kapsamında Türkiye’ye 40 binin üzerinde traktör girmesi, yeni iÅŸ kollarının oluÅŸmasını saÄŸlar. Ekrem Özdebir bu dönemde traktör römorku yapmaya karar verir. Römork yapabilmek için kaynak makinesine ihtiyaç duyan Ekrem Özdebir, elektrikçilikten gelen tecrübesiyle kendi kaynak makinesini yapmayı planlar ve böylece 1953 yılında Türkiye’nin ilk yerli kaynak makinesini yapar. Yaptığı kaynak makinesi diÄŸer atölyeler tarafından çok beÄŸenilir ve kendilerine de yapması için birçok kiÅŸi Ekrem Özdebir’in kapısını aşındırmaya baÅŸlar. SipariÅŸler artınca römork yapımından vazgeçen Özdebir, kaynak makineleri üretimine girer. Aynı yıl Ankara Ticaret Odası’na kaydını yaptırır ve “M. Ekrem Özdebir NURÄ°Åž Ticaret ve Sanayi Müessesesi” adıyla iÅŸ hayatına atılarak ilk atölyesini, o yıllarda Ankara sanayisinin yeni yeni geliÅŸmeye baÅŸladığı Kazıkiçi Bostanları’ndaki Sanayi Çarşısı’nda açar.
1953 yılı Özdebir ailesi için büyük bir dönüm noktası olmuÅŸtur. Türkiye’nin ilk kaynak firması olan NURÄ°Åž Kaynak kurulmuÅŸ ve aynı yıl Nurettin Özdebir de hayata gözlerini açmıştır. Nurettin Özdebir’in çok küçük yaÅŸlarda sanayiye adım atıp içinde oyunlar oynayacağı NURÄ°Åž’le kader birliÄŸi de böylece baÅŸlamış olur. Yani Nurettin Özdebir, deyim yerindeyse küçük yaÅŸtan itibaren çekirdekten yetiÅŸmiÅŸ bir sanayicidir.
Ekrem Özdebir, yaptığı kaliteli ürünlerle zaman içinde firmayı büyütmeyi baÅŸarır. Firma büyüdükçe ilk atölye yetersiz kalır ve 1960 yılında yine Sanayi Çarşısı’nda daha büyük bir atölye’ye geçer. Özdebir çalışmaya ve iÅŸi büyütmeye devam eder ve nihayet EsenboÄŸa Havaalanı yolu üzerinde bir fabrika binası yaptırır. Fakat fabrikanın sanayiye uzak olması ve üzerinden geçen çevreyolu iÅŸlerini olumsuz etkiler. Bunun üzerine Ekrem Özdebir fabrikayı Ankara Sanayi Odası’nın Sincan’da kurduÄŸu 1. Organize Sanayi Bölgesi’ne taşır. Firma o günden bu yana aynı yerde faaliyetlerine devam ediyor.
Türkiye’nin ilk Elektrikli Motor Üretiminde NURÄ°Åž Ä°mzası
Ağırlıklı olarak ark kaynak makineleri üretimi yapan NURÄ°Åž zaman zaman farklı iÅŸlere de adım atar. ÖrneÄŸin 1960’lı yıllara gelindiÄŸinde Türk sanayisinin bir diÄŸer eksiÄŸi olan elektrik motorunu da yine Ekrem Özdebir yapar. Bir süre hem kaynak makinesi hem de elektrik motoru üretimi yapan NURÄ°Åž, zaman içinde sadece elektrik motoru üretimi yapan firmaların artmasıyla birlikte bu sektörden çekilir ve yine kaynak makinesi üretimine ağırlık verir. 1964 yılına gelindiÄŸinde firma Ankara Sanayi Odası’na kaydolurken, yıllar sonra bu odanın baÅŸkanı olacak olan Nurettin Özdebir de okuldan artan zamanlarında atölyeye gelmeye ve babasına yardımcı olmaya baÅŸlamıştır. Daha çocuk yaÅŸta makinelere meraklı olan Nurettin Özdebir, kendine ait takım çantasıyla mahallenin bozulan bisikletlerini tamir eder.
Nurettin Özdebir: Kendimi bildim bileli sanayinin içindeyim, babamla iÅŸe gitmeye çok küçük yaÅŸlarda baÅŸladım. Okul hayatım boyunca da tatil günlerinde iÅŸyerinde çalışmaya devam ettim. Bunun bugün çok faydasını görüyorum, üretim proseslerini tanımak teknolojiyi takip etmek adına bu çalışmaların bana çok faydası oldu.
Özdebir ailesi, Türkiye’nin ilk kaynak makinesi üreticisiydi. NURÄ°Åž Kaynak kurulduktan çok kısa bir süre sonra aldıkları patentle de sınai mülkiyet hakları konusunda tüm sanayicilere örnek oldu. 1980’lerde TRT’nin Ankara’daki Sefaretler Stüdyosu’nun ışık sistemlerinin kurulması, tersanelere gelen gemilerin elektrik ihtiyaçlarını karşılayacak düzeneklerin yapımı ve askeri tesislerin çeÅŸitli ihtiyaçları için gerekli güç kaynaklarının imalatı gibi iÅŸlerde de NURÄ°Åž’in imzası vardır.
KurulduÄŸu günden buyana NURÄ°Åž, Cumhuriyet tarihinin tüm mega projelerinde ön sıralarda yer aldı. Fabrika ve üretim hızla büyürken, bir yandan okuyup bir yandan da atölyede babasına yardım eden ve çocukluÄŸundan beri mühendisliÄŸe ilgisi olan Nurettin Özdebir, liseyi bitirdikten sonra Ä°stanbul Teknik Üniversitesi Elektrik ve ODTÜ Makine MühendisliÄŸi bölümlerine girmeye hak kazandı. Fakat o dönem Türkiye’nin içinden geçtiÄŸi anarÅŸi ve terör ortamından çekinen ailesi Nurettin Özdebir’in Ä°stanbul’a gitmesini istemedi. Nurettin Özdebir, Ankara Ä°ktisadi ve Ticari Ä°limler Akademisi Ä°ÅŸletme Bölümü’ne kaydını yaptırdı.
Nurettin Özdebir: Çok ufak yaÅŸtan beri mekaniÄŸe fazlaca merakım vardı. Aslında mühendislik okumayı çok isterdim. Elektrikte Ä°stanbul Üniversitesi'ni, makina alanında da Ankara'da ODTÜ’yü kazanmıştım. Fakat babam 'Ä°ÅŸletme oku. Nasılsa sanayinin içindesin, mühendislik konularını görüyor, biliyorsun. Mühendisler senin yanında çalışsın' dedi. Ä°ÅŸletmeyi çok fazla sevemedim. Hala 'mühendislik okuyup da ondan sonra iÅŸletmede yüksek lisans yapsaydım' diye çok hayıflanırım. 1974 yılında iÅŸletme bölümünden mezun olduktan sonra yüksek lisans yapmak üzere Almanya’ya gittim.
Nurettin Özdebir, Almanya’da yüksek lisans tahsiline devam ederken, Türkiye de zorlu bir siyasi süreçten geçiyordu. Ä°deolojik kamplaÅŸmalar Türkiye’yi esir almıştı. Bu ortamda birçok fabrika gibi NURÄ°Åž’te de grev baÅŸlamış, bu grev uzlaÅŸmazlıkla sonuçlanınca lokavt ilan edilmiÅŸti. Bunun üzerine Nurettin Özdebir, Almanya’daki tahsilini yarıda bırakıp 1976 yılında yurda döndü.
Nurettin Özdebir: Tüm haklarda uzlaşılmış olmasına raÄŸmen alınan grev kararı tamamen ideolojikti. Lokavt kararıyla birlikte üretimimiz durdu ve bütün çalışanlarımızı kaybettik. DüÅŸünebiliyor musunuz? Bütün yetiÅŸmiÅŸ kadronuzu kaybetmiÅŸsiniz. Ä°ÅŸyerinde baba, oÄŸul, muhasebeci kalmış ve yeniden üretim yapacaksınız. Yeni iÅŸe almış olduÄŸunuz insanlara her ÅŸeyi yeniden öÄŸretmek mecburiyetindesiniz. Sıfırdan kadrolar yetiÅŸtirmek zorunda kaldık. Her iÅŸletmenin kendine göre bir kurumsal hafızası var ve bu kurumsal hafıza yazılı deÄŸil. Kağıt üzerinde olmayan, fakat insanların alışkanlıklarında, kafalarının bir köÅŸesinde muhafaza ettikleri o kadar çok bilgi varmış ki, ben bunu o zaman yaÅŸayarak öÄŸrendim. Bu sıkıntılı sürecin ardından imalatı yeniden ayaÄŸa kaldırmak oldukça zor oldu.
Nurettin Özdebir, Almanya dönüÅŸü fabrikadan içeri adımını attıktan sonra artık bir sanayici olarak bugüne kadar süren o uzun yolculuÄŸuna baÅŸlamış oldu. Yol uzun ve çetindi. Nurettin Özdebir, bu zorlukları takım oyununa olan inancı ve inovasyona olan bitmek tükenmek bilmeyen merakıyla birer birer aÅŸacaktı.
NURÄ°Åž, o günden günümüze konusunda uzmanlaÅŸmış çalışanları ile sektöründe teknoloji üreten, yenilikler yapan bir firma olarak yoluna devam ediyor.
Özdebir’e göre eÄŸer para kazanmak istiyorsanız, daha fazla ihracat yapmak istiyorsanız, bu hayat yarışı içerisinde, bu ticari yarış içerisinde var olabilmek ve konumunuzu güçlendirmek istiyorsanız mutlaka baÅŸkalarından daha farklı ÅŸeyler yapabiliyor olmanız lazım. Bunu yapabilmek için de daha çok araÅŸtırmanız, daha çok geliÅŸtirmeniz ve yeni teknolojileri ürünlerinize daha çok katabilmeniz gerekiyor.
Nurettin Özdebir: Üretimin en önemli parçası iÅŸgücüdür. Ä°ÅŸgücü, hem yeni teknolojiler geliÅŸtirebilecek, hem de geliÅŸtirilen son teknolojileri kullanabilecek yeterlikte olmalıdır.
Bu amaçla 2018 yılında Türkiye’nin önemli firmalarından bir tanesi olan Linkas Teknolojiyle ortak olan NURÄ°Åž Teknoloji evrilerek yeni nesil kaynak makinalarına olan yatırımla yoluna devam ediyor. NURÄ°Åž Teknolojinin 75 yıla yakın ayakta kalması ciddi bir baÅŸarı öyküsü olup özellikle 2018’den sonra Linkas ile yapılan Teknoloji ortaklığı da NURÄ°Åž’in önümüzdeki 70 yılının temellerini atmıştır diyebiliriz.
NURÄ°Åž’te hangi ürünler üretiliyor?
NURÄ°Åž ÅŸu anda 2 ana grupta ürün üretiyor; Bunlar, konvansiyonel makine ve invertör sinerjik makine grubu. Konvansiyonelde gaz altı MIG-MAG kaynağı dediÄŸimiz 350 amperden 650 ampere kadar ürün yelpazesine sahip olan NURÄ°Åž, beraberinde MMA dediÄŸimiz elektrot kaynak makineleri, ağır sanayide kullanılan tristör kontrollü ve mekanik kontrollü makineler üretiyor.
Onun dışında, konvansiyonel argon kaynak makineleri, keza plazma ve NURÄ°Åž’in efsaneleÅŸmiÅŸ, yaÅŸayan efsane dediÄŸi 800, 1000 ve 1250 amper toz altı kaynak makineleri halihazırda üretilmeye devam ediyor. Bunların ötesinde, 2018’den bu yana üretilen iki farklı ara yüze sahip multi proses sinerjik kaynak makineleri var. Bunlarda yine gaz altı olarak 250 amperden 800 ampere kadar NURÄ°Åž ürün yelpazesi içinde yer alıyor. Beraberinde yine çanta kaynağı denilen elektrot ve trifaze grubunda da invertör elektrot kaynak makineleri üretiliyor. NURÄ°Åž, sürekli olarak teknolojik yenilikleri takip ederek müÅŸteri memnuniyeti ve hedeflerine uygun yeni makine portföyünü geliÅŸtiriyor.
NURÄ°Åž’in en son teknolojiyle ürettiÄŸi LN serisinden de biraz bahseder misiniz?
ÜrettiÄŸimiz makine iki farklı ara yüzle sunulan pas ve sinerjik ara yüzüne sahip olan multi proses kaynak makineleridir. BildiÄŸiniz gibi maalesef Türkiye’de invertör altyapısına sahip çok fazla üretici yok, özellikle makine geçmiÅŸi olan firmaların bu konuya biraz daha eÄŸilim göstermesinin gerekliliÄŸi ortada. Çünkü global firmalar konvansiyonel makineleri 30-35 yıl önce zaten üretmeyi bıraktılar, bugün herkes invertör üzerine yoÄŸunlaÅŸmış durumda.
NURÄ°Åž’in ürettiÄŸi LN serisi makineler ise her prosesteki kaynakları çok rahatlıkla yapabilecek özellikte. Bugün siyah malzeme, paslanmaz ve alüminyum malzemelerini tek makinede kaynatabilirsiniz. Beraberinde aynı makinede elektrot da yakabilirsiniz. Makinelerimiz çok güzel bazik elektrot yakar, bu da müÅŸterilerimizin çok hoÅŸuna gidiyor. 8’lik, 10’luk karbon elektrotuyla kesim yapabilirsiniz, ayrıca TÄ°G kaynağı da yapabilirsiniz. Tabi bunları yaparken kaliteli bir kaynak dikiÅŸi, çok daha kararlı bir ark elde ediyor müÅŸterilerimiz. Beraberinde yine yüzde 35’e varan elektrik tasarrufları saÄŸlıyoruz. Bunları sanayicimiz çok daha uygun ÅŸartlarda elde etmiÅŸ oluyor.
En büyük artımız, LÄ°NKAS’la olan ortaklığımızdan sonra oldu. LÄ°NKAS bir yazılım firması ve biz “TürkçeleÅŸtirilmiÅŸ deÄŸil, Türkçe yazılan bir yazılıma sahibiz.” Bu çok önemli bir nüans. Elektronik kartımızın tamamı otomotiv standartlarında kaliteli bir ÅŸekilde üretiliyor, bu da bizi rakiplerimizden ayıran en büyük özelliÄŸimiz. Tabi ince ayarları sayesinde birçok parametrede konforlu kaynak imkanı sunuyor.
NURÄ°Åž Teknolojinin kendi Ar-Ge’sinde geliÅŸtirdiÄŸi yerli teknolojiyle üretim yapmasının ne gibi avantajları var?
Bizim özellikle LN serisi sinerjik makinelerimizde yerlilik oranımız yüzde 85’in de üzerinde. Makinenin ana kalbine biz elektronik kartıdır diyoruz, bunu ürettikten sonra diÄŸer kaliteli parçaları da yerli imalattan seçerek kullanıyoruz. Åžu an piyasaya sunduÄŸumuz makineler 2-2,5 yıldır sahada aktif bir ÅŸekilde çalışıyorlar. Hiçbir sıkıntımız yok ve ihtiyaç duyulduÄŸunda 24 saat içerisinde bütün tüketicilerimiz bizden hizmet alabiliyor.
Bizi rakiplerimizden ayıran en büyük özelliklerimizden bir tanesi de hizmet kalitemizdir. Hizmet kalitemizi ulaşılabilir, maliyetleri düÅŸük, kaliteli bir makineyle birleÅŸtirip, yani baktığınız zaman konvansiyonel bir geçmiÅŸi olan kaliteli bir marka geleceÄŸin teknolojisiyle buluÅŸup ÅŸu anda pazarda hem bayilerimiz, servislerimiz son kullanıcılar tarafından, paydaÅŸlarımız tarafından kullanılıyor, sahip çıkılıyor, bunlar da bizi gerçekten mutlu ediyor.
NURÄ°Åž Teknolojinin güçlü yanları nelerdir?
Birincisi köklü bir geçmiÅŸimiz var. Ä°kincisi, geleceÄŸi tasarlıyoruz, teknoloji üretiyoruz, montaj firması deÄŸiliz. Bu anlamda 35’in üzerinde yazılım mühendisi çalıştırıyoruz ve bu mühendisler sürekli teknoloji üretiyorlar, teknolojiye yön veren insanlar. Teknoloji kopyalamıyoruz, bu çok kıymetli bir ÅŸey bizim için.
Bununla beraber, özellikle ikinci, üçüncü nesil makinelerimizle bambaÅŸka boyutlara geleceÄŸimizi düÅŸünüyoruz. GeçmiÅŸi ve geleceÄŸi birleÅŸtiren bir markayız, birinci önemli faktörümüz bu diyebilirim. Ä°kincisi ve bize güç veren faktörümüz, NURÄ°Åž’te yaklaşık aile ÅŸirketi olarak 130’un üzerinde arkadaşımız çalışıyor ve çoÄŸunluÄŸu mühendis olan arkadaÅŸlarımız. Bu arkadaÅŸlarımız emin olun iÅŸine aÅŸk ile baÄŸlı insanlar, mutlu insanlar; ikinci önemli faktörümüz bu. Üçüncü önemli faktörümüz ise, 45 yıldır NURÄ°Åž kullanan kaynakçılarımız, sanayicilerimiz, tüketicilerimiz gittiÄŸimizde, ziyaret ettiÄŸimizde yeni nesil makineleri koyup eski nesil makinelerin deÄŸiÅŸimini yaptığımızda eski nesil makineleri bize geri vermiyorlar, bu benim makinem diyorlar, üzerine de ikinci makineyi almış oluyorlar eski nesile ilaveten.
Tabi sahada 30 yıldır, 35 yıldır, 40 yıldır çalışan bir konvansiyonel makineyle yeni nesil makinemizin aynı anda çalıştığını ve müÅŸterilerimizin mutlu olduÄŸunu görmek, bizi de mutlu ediyor. Bu da bize güç veriyor.
NURİŞ Teknolojinin satış-pazarlama organizasyonundan bahseder misiniz?
NURÄ°Åž Teknolojinin ÅŸu anda halihazırda 55’in üzerinde yetkili ana servisi var, 85’in üzerinde de yetkili bayimiz var. Bununla beraber, çözüm ortağı olduÄŸumuz çok önemli kritik firmalarımızda var. Bunlara doÄŸrudan kaynak makinesi ticareti anlamında deÄŸil ama kaynak teknolojilerinde de elimizden gelen yardımı göstermeye çalışıyoruz; mesela Çanakkale Köprüsü bunlardan bir tanesiydi. Çanakkale Köprüsünde imzamız var, ÅŸu anda halihazırda TOGG projesinde imzamız var, Anadolu’nun Antep’inden Samsun’a, Sinop’una, Trakya’sına kadar çok önemli projelerde çözüm ortaklarımız var. Tabi ki biz bunları yaparken iÅŸletmecilerimiz, sanayicilerimiz hem uygun ÅŸartlarda ürünlerimize ulaşıyorlar, hem de kullanıcılarımız daha kaliteli kaynağı yapmış oluyor. 85’in üzerindeki bayimiz ve 7 bölgeye hizmet eden, 81 ile hizmet eden profesyonel satış ekibimiz ve satış sonrası destek ekibimizle beraber 25’in üzerinde personelimiz tüm Türkiye’ye hizmet vermeye çalışıyor.
Gençlere, giriÅŸimcilere ve sanayicilerimize tavsiyeleriniz nedir?
Ben ülkemin geleceÄŸinden çok ümitliyim. Türkiye, belli bir teknoloji eÅŸiÄŸini açtı, biz özgüven kazanmaya baÅŸladık. Bu özgüvenle beraber yıllardır bize empoze edilmeye çalışılan “biz yapamayız, Almanlar yapar, Ä°ngilizler yapar, Amerikalılar yapar” zihniyetinden kurtulup “biz de yaparız, hatta daha iyisini yaparız” evresine geçmiÅŸ durumdayız.
Firmalarımızı büyütmediÄŸimiz sürece, markalar çıkartmadığımız sürece bizim ülke olarak daha fazla ileriye gidebilmemiz oldukça zor. Bakın, dünyanın çok önemli bir coÄŸrafyasında yaşıyoruz. Bunu herkes duymuÅŸtur, bir sürü dünya lideri diye kendisini tanıtan adamlar “Türkiye, Anadolu Türklere bırakılamayacak kadar kıymetli bir coÄŸrafyadır” diyorlar ve bunun için de bizi rahat bırakmıyorlar. Bu topraklarda barınabilmemiz için, ebediyen bu topraklarda kalabilmemiz için üretmek mecburiyetindeyiz. Daha çok üretip ülkeye en azından cari açık vermeyecek kadar, baÅŸkasının eline muhtaç kalmayacak kadar ihracat yapabilmemiz lazım, bunun da yolu üretimden geçiyor.