Raylı Sistem Sektör Sorunları ve Çözüm Önerileri
Dr.İlhami Pektaş / Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi-ARUS Koordinatörü: Raylı Sistem Sektör Sorunları ve Çözüm Önerileri
Raylı Sistem Sektör Sorunları ve Çözüm Önerileri
Dr.İlhami Pektaş / Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi-ARUS Koordinatörü
Türk sanayicisi, vatanını ve milletini canından çok seven yatırıma aşık bir zümredir. Sadece kendisi için değil, istihdam ettiği personelini de ailesinin kıymetli bir ferdi gibi düşünüp onun refahı için çaba sarf etmekten ve gerekli fedakarlığı yapmaktan çekinmeyen bir müteşebbistir.
Sanayicilerimiz ülke kalkınması için yatırım, üretim, istihdam ve ihracat faaliyetlerini can siperane büyük bir gayretle icra ederken kendi iradesi dışında oluşan ve elinde olmayan olumsuz gelişmeler nedeniyle büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu sıkıntılar ancak kararlı bir devlet politikası çerçevesinde ulusal sanayimizi koruyan tedbir ve desteklerin alınması ile aşılarak başarıya ulaşabilecektir.
Sektörün sıkıntılarından kısaca bahsetmek gerekirse;
Şu anda sektörde yaşadığımız en büyük sorun; Son dönemlerde dünyayı etkisi altına alan global ekonomik krizle birlikte kur artışlarının neden olduğu hammadde ve enerji fiyatlarındaki beklenmedik aşırı yükselmenin, elde olmayan nedenlerle tüm üretim maliyetlerini kontrol edilemez hale getirmesidir.
Bu sektörde müşteri şartnamelerine göre özel olarak tasarlanan ve üretilen tramvay, hafif raylı sistemler (LRT), metro araçları, lokomotifler, hızlı trenler, sinyalizasyon, tren kontrol ve yönetimi gibi akıllı ulaşım sistemleri yüksek teknolojiye sahip ürünlerdir. Türkiye’de Raylı sistem ihaleleri hazır mal alımı gibi değerlendiriliyor. Halbuki hazır raf ürünü olmayan raylı sistem ürünlerinin üretilmesi ve hizmete sunulması için; tasarım, üretim ve testler dahil projesine göre en az 2 ila 4 yıl arasında bir süre gerekmektedir. Özellikle TL ile yapılan ihalelerde bu süre içerisinde daha proje tamamlanmadan oluşan kur atışı, girdi malzeme ve enerji fiyat artışları, enflasyon, pandemi vb. gibi yaşanan tüm olumsuz gelişmeler nedeniyle üretici firmalarımız kazandığı ihalelerde maalesef büyük zararlara uğradı.
Üretici firmalarımız TL ile yapılan Kamu ve Belediye ihalelerinde projenin tüm alımlarını dövize endeksli olarak tedarik ediyor. Bu nedenle kur farkından kaynaklanan hammadde, enerji, enflasyon vb. fiyat artışları için ihalelerde fiyat farkı güncelleme hesabı (eskalasyon) mutlaka yer almalı ve proje tamamlandığında oluşan tüm farklar yeniden hesaplanarak üreticiye ödenmelidir. Dolayısı ile bu ihaleleri kazanarak yürüten firmalarımızın karşılaştığı zararların projenin başlamasından itibaren fiyat farkı hesabı ile düzeltilerek ve yeniden revize edilerek farkların üretici firmalarımıza ödenmesi çok önemlidir. Elde olmayan nedenlerle oluşan bu zararlar kısa zamanda telafi edilemez ise ülkemizin istihdam ve ihracat kaynağı olan bu nadide kuruluşlarımızda bir gün işler durma noktasına gelebilir.
Sektörde yaşadığımız bir başka sorun, Türkiye’de uygun şartlarda finans kaynağı bulmakta sıkıntı çekiliyor. Gerekli finans bulunamayınca ihaleler ya doğrudan kredi getiren yabancı firmalara veriliyor, yada yurt dışından sağlanan özel kredi şartlarına göre yabancı firmalar tercih ediliyor. Özellikle dış finanslı kamu ve belediye alımlarda yerli firmalarımız çoğunlukla ihale dışı kalıyor ve maalesef yerli katkı şartı da tam olarak uygulanamıyor. Yurt dışından kredi alınsa dahi devlet politikası gereği olarak mutlaka SİP yerli katkı şartı yönetmeliği uygulanmalı ve denetimi yapılmalıdır. Türkiye’ye özgü milli bir finans modeli mutlaka olmalı, firmalarımızın gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında ihalelere katılması ve diğer yabancı firmalarla rekabet edebilmesi için uzun vadeli finansman ihtiyacı bu milli finans modeli ile karşılanmalıdır. Bu model içine yerlileştirme fonu, bütçeden ayrılan yerlileştirme ödenekleri ve projenin bölgeye getireceği rant vergisi vb. eklenebilir.
Sorunlardan bir tanesi de Kamu ve Belediye ihalelerinde yerlileştirmenin tam olarak yapılamıyor olmasıdır. Yerlileştirmenin tam olarak yapılabilmesi için ülkemizin en başarılı örneklerinden Savunma Sanayi Başkanlığı(SSB) modelinde olduğu gibi diğer tüm sektörleri de içine alan otoriter ve kararlı bir yerlileştirme modeli sağlanmalı, Yerlileştirme Başkanlığı kurulmalı yada bu görevi icra edecek Sanayileşme İcra Komitesi (SAİK) biran önce faaliyete geçirilerek yapılacak tüm ihalelerde mutlaka yerli katkı imkanı getiren Sanayi İşbirliği Programı (SİP) uygulanmalıdır.
Diğer bir sorun, İhalelerde yerli istekliler lehine yüzde 15 fiyat avantajı getirilmesine rağmen bu uygulama idarelerin takdirine bırakıldığı için gerçekte maalesef verimli olarak uygulanamıyor. Yerli avantaj şartının kamu ve belediyelerin tüm ihalelerinde mutlaka zorunlu ve standart uygulamaya geçirilerek denetlenmesi gerekiyor.
Ayrıca yurt dışından gelen ithal ürünlerle rekabet edemeyen yerli firmalarımızı korumak amacıyla raylı sistem ürünlerinde yapılan ithalatın ilave gümrük vergisi artışlarıyla önlenerek Türk malı alımına öncelik verilmesi ve yerli ürün kullanılmasının teşvik edilmesi mutlaka sağlanmalıdır. Buna ilaveten Yurt içinde ve Yurtdışında yüklenici olan müteahhit firmalarımızın proje kapsamında yerli makina ve yerli malzeme kullanması mutlaka teşvikler verilerek desteklenmelidir.
Diğer bir sorun; Planlama eksikliği nedeniyle acil alımlar yapılmasıdır. Bu nedenle alımlarda iyi bir planlama yapılması ve yerli üreticilerimizin de bu plana uygun olarak yatırımlarını planlaması önem arz ediyor. İhale şartnamelerinde planlamaya önem verilmeli, tüm altyapı ve araç alımları proje başlangıcında toplu olarak yapılmalı ve acil alımlar yasaklanmalıdır.
Sorunlardan bir tanesi de Demiryolu Sistemleri Karşılıklı İşletilebilirlik Yönetmeliği'nin (TSI) ulusal mevzuata uyumlaştırılamamış olması nedeniyle belgelendirme süreçlerinde yurt dışına aşırı bağımlı kalınmasıdır. Bu nedenle belgelendirme süreçlerinde yüksek maliyetler ve zaman kaybı oluşması, kritik tasarım bilgilerinin yurt dışına çıkması önemli sorunlar oluşturuyor. Bunu önlemek için ülkemizde acilen onaylanmış bir kuruluş (No-Bo) tayin edilmesi, test merkezi kurulması ve belgelendirme ile ilgili ulusal kurallarımızı içeren mevzuatın acilen yayınlanarak, süreci ve akışı sağlayan bir otorite kurulması gerekiyor.