Dizayn Makine Başarı Hikayesi ve Kurucusu: Behzat Zeydan
Yerli ve Milli Üretime Adanmış Ömürler-50 Dizayn Makine Başarı Hikayesi ve Kurucusu: Behzat Zeydan Dr. İlhami Pektaş
Yerli ve Milli Üretime Adanmış Ömürler-50
Dizayn Makine Başarı Hikayesi ve Kurucusu: Behzat Zeydan
Dr. İlhami Pektaş
1987 yılında Ostim Sanayi Sitesinde talaşlı imalat sektöründeki hizmetlerine başlayan Dizayn Makina, 1990 yılından bu yana savunma sanayine alt yüklenici olarak çalışmaktadır. Dizayn Makina, 30 yıllık bilgi birikimi, AS9100, ISO 9001:2008, ISO 13485:2003, Tesis Güvenlik Belgesi, CE Tam Kalite güvence Sertifikası ve Tasarım İnceleme Sertifikası Belgelerine sahip olup Savunma Sanayi, Havacılık Sektörü, Elektrik Sanayi, Otomotiv Sanayi, Gıda Sanayi, Isıtma ve Havalandırma Sanayi ile Sağlık Sektörü’ne çeşitli hassas parça üretimleri yapıyor. 2012 yılında devraldığı tescilli Cyborg markası ile diz, kalça protezleri, travma ve spinal ürünleri üretimine başlayarak medikal sektöründe de daima tercih edilen firma olmuştur.
Dizayn Makine kurucusu ve yönetim kurulu üyesi Behzat Zeydan ile başarı hikayesi ile ilgili bir söyleşi gerçekleştirdik.
Behzat Bey sizi tanıyabilir miyiz?
Ben 27 Ağustos 1949 yılında Bitlis’te dünyaya geldim. İlk ve ortaokulu Bitlis’te okudum, ortaokulu 3 yıl sanat okulu olarak okudum. Daha sonra endüstriyel lise torna tesviye bölümünü bitirdim. Torna tesviye bölümünden mezun olduktan sonra ben makine mühendisi olacağım diye bir idealim vardı, idealimi gerçekleştirmek üzere İstanbul’da Vatan Mühendislik Yüksekokulunun akşam bölümüne girdim. Gündüz çalışmam gerekiyordu, gündüz çalıştım, akşam bölümünde okuyarak 1975-1976 öğrenim döneminde okulu bitirdim. Okuldan mezun olduktan sonra bir vesileyle Ankara’ya teyzemin yanına geldiğimde, İstanbul’dan tanıdığım bir arkadaşım Yükseliş’te bir hocanın fabrikasına fabrika müdürü arandığını söyledi, beni tavsiye etmişler. DAMAŞ Laboratuvar Aletleri Fabrikasına Fabrika Müdürü olarak işe başladım. O fabrikada çalışırken, TAMSAŞ diye bir fabrikanın şeker fabrikalarından pancar mibzeri diye 2 bin adetlik bir iş aldıklarını duydum. O pancar mibzerinin çok hassas bir ekici tekeri vardı, bu ekici tekeri kim yapar dediklerinde birisi demiş ki, DAMAŞ fabrikasına gidin, orada çok hassas işler yapılıyor, bu tekeri orada yaptırabilirsiniz. Bana geldiler, bir gecede 10 adet numune hazırladık. Çok hassas 28 santimetre çapında 3 santim kalınlığında bir alüminyum teker, üzerinde 90 tane pancar mibzerinin tohumunun gireceği delikler var, o hassas işi bir gecede tamamlayarak müşteriye teslim ettik. TAMSAŞ’ın işvereni Ali Yılmaz bana daha iyi şartlarda TAMSAŞ’ta çalışmamı teklif etti. TAMSAŞ’ın o teklifi bana cazip geldi ve TAMSAŞ’ta Ali beyle beraber çalışmaya başladık. Yani Türkiye’deki şu anda yediğimiz şekerde benim de emeğim var, 2 bin adet pancar mibzerinin üretiminin yapıldığı fabrikada çalışmaya başladım. Bir süre sonra TAMSAŞ fabrikasında grev oldu, grev olduktan sonra Yenal Vasıflı Çelik Fabrikasına Fabrika Müdürü olarak geçiş yaptım. Yenal’da Libya’ya 1 milyon adet kürek ve 1 milyon adet kürek sapı işi alınmıştı, ben tam o işin başlangıcında Yenal’da Fabrika Müdürü olarak işe başladım. O ihalesi alınan 1 milyon adet küreğin ve kürek sapının üretimini çok ciddi çalışmalarla zamanında başarıyla tamamladık. O çalışma bittikten sonra beni Genel Müdür olarak tayin ettiler, yaklaşık 4 sene Genel Müdür olarak da orada görev yaptım.
Dizayn Makine’yi kurma fikri nasıl gelişti?
Daha sonra bir atölye açma, kendi işimi kurma fikri gelişti, çünkü sanayide iş yapıp da çok pazar kazanan, fakat böyle hassas iş yapan insanları pek göremeyince dedim ki, bu piyasada kendimize bir yer ediniriz, çalışabiliriz. Dolayısıyla Zeydan Mühendislik unvanıyla bir atölye açtım, Büyük Sanayi’de Bulduk Pasajı’nda. O atölyeyi açtıktan sonra, bir yerde bir matkap tezgahı görmüştüm, matkap tezgahı üreticisi olalım fikri bende ağır bastı. Ali Yılmaz TAMSAŞ’tan ayrıldı, biz ortak olduk, Zeydan Mühendisliği kapatıp Dizayn Makine Mühendisliği kurduk.
Matkap tezgah imalatında 25 milimetre delik delebilen döner tablalı tezgahtan başka bir özellik daha kazandırdık tezgaha, 180 derece dönünce altına bir mengene ilavesi yaptık, tezgahın kendisinden mengene hazır oldu. Çünkü matkap tezgahlarında iş yapmak için tabla üzerine mutlaka bir mengene bağlanır, o mengene işini de orada hemen çözmüş olduk, dolayısıyla tezgahın mengeli olarak üretimini yaptık, fakat satıcı firmalar bizi fazla desteklemediler. 1987 yılında OSTİM’e geldim. Cevat Dündar Caddesi’nde 86 nolu atölyeyi kiraladık, sonra yanındaki atölyeyi kiraladık, daha sonra bu iki dükkanı satın aldık. Sonra daha da büyüyünce Dizayn Makine’yi 1700 metrekarelik fabrikaya çevirdik.
Savunma sanayi firmalarına iş yaparken kalite sistemimizi geliştirerek ISO 9001 ve AS9100 kalite yönetim sistemine dahil olduk. Sonra 2012 yılında bir vesileyle medikal sektörüne girerek diz ve kalça protezi üretimine başladık. Bazen de özel işler yaptık, mesela Renault fabrikasına helezon yayı yapan bir makine yaptık.
Daha sonra Devlet Demiryolları’nın birkaç ihalesine katıldım, bizim işleri çok beğendiler. Sonra İsa Apaydın TCDD Genel Müdürü oldu. Genel müdür olunca TCDD’nin ihtiyacı olan ve Japonya’dan satın alınması düşünülen 100 adet makas motorunun yerli üretim yapılmasını istemiş. Bizi aradılar, ortağım Ali Bey ile beraber TCDD’de fabrikaya gidip makas motorunu gördük biz bu işi OSTİM’de yaparız dedik ve ihaleye girdik. İşi almak için kar marjını düşük tutarak teklifimizi verdik ve iş bizde kaldı, 100 adet makas motorunun üretimine başladık ve makas motorlarını Devlet Demiryolları’na teslim ettik. Makas motorları başarıyla çalıştı böylece ülkemizi ithalattan kurtardık.
Aynı şekilde TRT’de haberleşme kutuları yapılıyordu, onlar da İspanya’dan geliyordu. Biz o işe de girdik, yaptık, başarılı olunca daha sonra haberleşme hassas kutularının çoğunu da biz ürettik.
Şu anda Dizayn Makine’de 45 kişilik kadromuzla yerli ve milli üretimlerimize devam ediyoruz. Şimdi ikinci kuşak da yetişti. Allah’ın izniyle, işte damadım Gürkan Bey, oğlum Abdullah Zeydan Bey, kızım Ela Hanım şu anda Dizayn Makine Mühendislik’te bu hizmetleri yürüyor. Savunma sanayi alanında Aselsan, TAI, Roketsan, FNSS, MKEK, TÜBİTAK-SAGE, Meteksan Savunma, diğer sektörlerde ise TCDD, MAN, Petlas, Ayesaş ve Merkez Bankası gibi bir çok kuruma hizmet veriyoruz.
Kendi işiniz haricinde Ostim’de başka nelerle uğraşıyorsunuz?
2013-2016 yılında OSTİM Organize Sanayi Bölgesi Denetim Kurulu üyeliği yaptım. 2016’dan sonra OSTİM Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu üyesi oldum üyeliğim halen devam ediyor. OSTİM ekosistemi içerisinde tabi şu anda Türkiye’de yaklaşık 355 OSB var, muhteviyat yönünden OSTİM birinci sırada. OSTİM’de Teknoparkımız var, 7 tane küme kurduk, teknik okullarımız var ve en sonunda da Ostim Teknik Üniversitesi ile taçlandırdık.
Üniversitemizde OSTİM Yönetim Kurulu üyeleri olarak kendimizi gençlere adadık, çünkü OSTİM Teknik Üniversitesinden mezun olan bir genç, OSTİM Teknik Üniversitesi’nden o yetenekle, o unvanla mezun oluyor, dolayısıyla biz onlara emek sarf ediyoruz, bütün herkes el birliğiyle onlara yardımcı oluyor. OSTİM Teknik Üniversitesi bir Sanayi üniversitesi, Türkiye’de sanayinin içindeki ilk ve tek üniversite. Yani bizim şu andaki OSTİM Teknik Üniversitesi’ndeki her bölümün OSTİM’de bir karşılığı var. OSTİM Teknik Üniversitesi’nde girişimci, projeci öğrencilerimiz var. Mesela orada TEKNOFEST’deki yarışmalara katılan öğrencilerimizin projeleri var, sabit kanat İHA, drone, topraksız tarım, otonom araç, elektrikli araç ve şu anda en son projemiz de dikine havalanabilen İHA projesi, yani çok başarılı işler yapılıyor.
Uluslararası tanınırlığı olan 7 tane başarılı kümelenmemiz var, mesela İŞİM İş ve inşaat makineleri, Enerji, OSSA Savunma Havacılık, Ostim Kauçuk, Ostim Medikal, ARUS Raylı Sistemler ve HTK Haberleşme Teknolojileri Kümelenmeleri. Yedi tane küme, bu yedi tane kümenin kuruluşunda Orhan Aydın Beyin imzası var. Bu kümelerin şöyle büyük bir avantajı var. OSTİM’in enleri bu kümelere, yani imkân ve kabiliyet yönünden, teknolojik bütün araç-gereç ve makine yönünden, makine parkı yönünden en güzel, en uygun ihracat yapabilen ve dünyaya kendini tanıtmış firmaların olduğu kümelerimiz bunlar. Şimdi inşallah tasarlayıp üreten, üretirken de marka olan, marka olacak şekilde üretim ve ihracat yapan firma sayılarımızı çoğaltacağız, üniversiteden bu yetenekte gençler yetiştireceğiz ve sanayicilerimizle bu konuda inşallah el birliğiyle, gönül birliğiyle hassas üretimler, güzel üretimler yaparak ülkemizin kalkınmasına katkı vereceğiz.
OSTİM Teknoloji Araştırma ve Geliştirme A.Ş. olarak rahmetli Sedat Çelikdoğan hocamın projelerini hocam 2016 yılında rahmetli olduktan sonra ben, rahmetli hocamın oğlu Sezai Çelikdoğan ve Turan Erol hocamla beraber Yönetim Kurulu olarak bu projeleri devam ettiriyoruz. Bu projeler ülkemizin ihtiyacı olan çok değerli, çok önemli projeleri idi. Birinci proje MİLRES, Rüzgar türbini projesi. Buna hocam çok emek sarf etti, Türkiye’de bu işi çok iyi bilen insanlarla bir ekip oluşturdu ve bu projenin ilk etabı olan 500 kilovatlık bir rüzgar türbini yapıldı ve İstanbul’da Terkos’ta çalışmaya başladı ve şu anda hala faal olarak orada çalışıyor. İkinci projemiz Dağ Kızağı Projesi üzerine çalıştı hocam, çok büyük katkıları oldu. Üçüncü projemiz, Sanal Fabrika projesi idi. Bu, OSTİM’de tek fabrika hüviyeti taşıyan bir proje idi, halen o proje devam ediyor, hayata geçirilecek. Daha sonra, Ekoman endüstri projesi vardı. Dizayn Mühendislik olarak ben de katıldım ve o proje de başarıyla sonuçlandı. Sonra Endüstriyel Simbiyoz projesi vardı, yani bir atölyenin, bir işyerinin hurdasını-atığını bir başka işyeri normal ana girdi malzemesi olarak kullanarak atıklarının değerlendirilmesi projesiydi, o da OSTİM’de şu anda başarıyla devam ediyor. Daha sonra Mustafa Şahintürk, orduda 60 yıllık tecrübesi olan ağabeyimizin IFF, radar ve füze projeleri vardı. IFF projesini ASELSAN’la sözleşme imzaladık ve IFF dediğimiz dost-düşman tanıma sistemini yürüttük, sonuçlandırdık ve ASELSAN’a teslim edildi. Daha sonra elektromanyetik top projemiz oldu, o proje de Y Teknoloji, Hızal Elektronik Firması ile OSTİM Teknoloji Firmamız da paydaş firma olarak beraber o proje gerçekleştirildi ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığının envanterine girdi. Ondan sonraki en önemli projelerden birisi, milli muharip uçağın yıldırım testi projesi idi. Bu projeye Amerikalı bir firma talip olmuştu, Türkiye’de bu işi yapmaya muktedir. Hızal Elektronik Firması ve OSTİM Teknoloji olarak TAİ ile sözleşme imzalandı. Bir bina içinde 20 metre yukarıdan 1 milyon kilovat enerjiyle uçağın üzerine homojen bir enerji göndermek suretiyle bu uçağın yıldırım testi yapılması projesi de OSTİM’in eserleri arasındadır. Yani OSTİM Teknoloji Araştırma ve Geliştirme Firması olarak Türkiye’nin ihtiyacı olan, savunma sanayinin ihtiyacı olan projelerde de yer alıyoruz.
Gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Başarılı olmanın 3 temel kriteri vardır ve bu 3 kriterin de mutlaka bir arada olması lazım. Nedir bu 3 kriter derseniz? Bir, dürüstlük, güvenilirlik. Yani şahsiyet olarak sizin gözünüzün içine bakan kişi içinden şöyle diyecek, diyecek ki, bu karşımda duran insan çok dürüsttür, çok güvenilir bir insandır, bununla her yola gidilir, bununla her proje yapılır, o güveni vereceksiniz. İki, hangi konuda çalışıyorsanız onun uzmanı olacaksınız, o konunun en iyi bileni olacaksınız. Üç, çok çalışkan olacaksınız. Şimdi bu 3 temel kriteri yan yana koyduğunuzda birisi olmazsa sistem çöker, çalışmaz.
Tabii ki her geçen gün OSTİM’in çıtası daha da yükseliyor, yani hiç durmak yok. Diğer OSB’lere göre çok daha aktif durumdayız. Özellikle de üniversitemizin üzerinde titizlikle duruyoruz. Gelecekten ben çok ümitvarım, inşallah şu anda yurt dışındaki ana sanayilerle de ilgili iş yapan fabrikalarımız, tesislerimiz, mühendislerimiz var. Bunlar büyüyecek, devam edeceğiz, her geçen gün kaliteli, yetenekli mühendisler, iş adamları, ikinci nesil-üçüncü nesil kuşaklar işe sahip çıkacak ve geleceğimizi çok parlak görüyorum, inşallah hiç durmak yok. OSTİM’de zaten bunu elektrik tüketiminden de görüyoruz, hiç azalma yok sürekli artıyor. OSTİM’de kaliteli iş yapan, işini tam yapan herkesin mutlaka işi vardır. Benim işim yok, ben işimi yapamadım, işte başarılı olamadım diyen kişiler varsa, o biraz önce anlattığım 3 temel konudan yoksun olarak hareket ettikleri için sıkıntı yaşamışlardır. Dolayısıyla ben gelecekten ve gençlerimizden şu anda ümitliyim, inşallah OSTİM’le birlikte gençlerimiz Orhan Aydın Başkanlığında daha güzel yerlere gelecek ve böyle bir ekip çalışmasıyla inşallah devam edeceğiz hep beraber.
Kaynak: OSTİM GAZETESİ